Felsefe tarihinde çok özel bir konumu olan Heiddegger’e göre; Batı Felsefesi büyük bir hata üzerine inşa edilmiştir. Çünkü filozofalar, metafiziksel soruları varlığın kendisine değil, var olan şeylere yöneltmişlerdir.

Bomboş, Koskocaman Bir Hiçlik.

Martin Heidegger’e göre her şeyin altında hiçlik vardır. Bomboş, koskocaman bir hiçlik!

Heidegger, varlığın anlamının unutulduğunu söyler. Ona göre varlığın doğası ancak hiçlikten yola çıkarak anlaşılabilir. Çünkü hiçliği anlamadan varlığı anlamanın imkanı yoktur. Varlığın anlamını sorguladığında herhangi bir var olanın değil, “olma”nın anlamını sorgular. Hiçlik özel birşey değildir, herhangi bir şey de değildir, yokluk da değildir. Heidegger, insanın hiçlik üzerine kafa yormasının çok sıkıntılı hatta dehşete sürükleyici bir şey olduğunu söyler. Bu dehşet anının, ölümle gerçekten yüz yüze olduğumuzu anladığımız anda yaşayacağımız dehşet anına benzetir. Hiçliğe bir sınır olarak baktığımızda, hiçliği varlığı şekillendiren şey olarak görebiliriz. Ve sınır bir şeyin durduğu değil, tam tersine aslında başladığı yerdir.

Heidegger Kimdir?

1889’da Almanya, Baden’de doğmuş, felsefe ve dine duyduğu ilgi çocukluk yıllarında başlamıştır. Felsefi çalışmaları yanı sıra politik kimliğiyle tartışma konusu olmuştur. Felsefi yetkinliği inkar edilmese de şiddetli eleştirilerin hedefi olmuştur. 20. yüzyıl felsefe geleneğini eleştirmiş ve felsefe dünyasını derinden etkilemiştir.

1927’de en önemli eseri olan Varlık ve Zaman’ı yayınlamıştır. Bu eser bir anlamda felsefe dünyasını, yeniden varlık sorununa odaklanmaya çağırmıştır. Heidegger bu eserinde, “Varlık nasıl varolur ve insan nasıl diğer varolanlardan farklı olarak kendi varlığını anlar?” sorusu çerçevesinde yukarıda çok kısa bir tarifi verilen hiçlik kavramını ortaya koymuştur.

1933’te Nazilerin iktidara gelmesi ile Nazi partisine katılmıştır. Şiddetli eleştirilere neden olan ve felsefi çalışmalarına gölge düşüren de esas bu hareketi olmuştur. 1945’te Nazileri desteklediği için üniversiteden uzaklaştırılmış; 1952’de yeniden üniversiteye kabul edilmiştir. Eserlerinin niteliği sayesinde Heidegger, felsefe dünyasındaki önemli konumunu korumuştur. Varoluşçu felsefeyi derinden etkilemesi, varoluşçuluk akımı içinde değerlendirilmesine yol açtıysa da aslında tam bir varoluşçu sayılmaz.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar