2017 yılında Hindistan Uzay Araştırmaları Örgütü (ISRO), tek bir roketten 104 uydu fırlatarak rekor kırdı. Bir önceki rekor, 2014 yılında tek bir görevde, 37 uydu fırlatan Rusya’ya aitti. Artık uzay ajanslarının uydu gönderme haberleri, sıradan haberler haline geldi. Peki bu araçlar görevini tamamladığında onlara ne oluyor? Tahmin etmiş olabileceğiniz gibi çalışmayan uzay araçlarının çoğu, dünyanın yörüngesinde dönmeye devam ediyor.

Dünya’nın yörüngesinin bir uzay çöplüğüne döndüğünü uzun zamandır duyuyoruz. Peki ama bu çöplük, daha ne kadar büyüyebilir? Bunun ne gibi etkileri olur? Çarpışmalar ortaya çıkmaz mı? Çarpışmaların etkileri neler olur? vb. soruların yanıtlarını bu makalede bulabilirsiniz.

Kessler Sendromu Nedir?

Şu anda Dünya Yörüngesinde binlerce yapay uydu, her daim 6-8 astronotun görev yaptığı Uluslararası Uzay İstasyonu bulunuyor. Bu uydulardan bazıları görevlerini tamamladıklarında ya mezarlık yörüngesine itilirler ya da yavaş yavaş irtifa kaybederek, Dünya’ya yaklaşır ve yanana kadar gezegenimizin etrafında varlıklarını sürdürürler.

Kesler sendromu, Dünya Yörüngesine gönderilmiş olan nesnelerin (uydular, teleskoplar, araştırma araçları vb.) çarpışarak daha fazla uzay enkazına yol açması, uzay enkazının artışının da çarpışma olasılığını artırması anlamına gelen duruma verilen isimdir.

Uzay Enkazı Sorunu

Uzay enkazları, yörüngede dönmeye devam ederken aynı yörüngedeki çalışan uydular, uzay araçları ve hatta astronotlar için büyük bir tehlike oluştururlar. 2013 yılında vizyona giren “Gravity” adlı filmde de bu konu işlenmişti.

Bu durum, ilk olarak 1978 yılında, NASA’da görev yapan bilim insanlarından biri olan Donald J. Kessler tarafından yayınlanan bir makalede tartışmaya açılmıştır. Kessler, her bir çarpışmanın daha fazla uzay enkazı yaratacağını ve daha fazla uzay enkazının daha fazla çarpışmaya yol açacağını, bu birbirinin nedeni ve sonucu olan döngü sonunda çarpışmaların çağlayana dönüşeceği uyarısında bulunmuştur.

Donald J. Kessler

NASA’nın gözetleme ağı tarafından takip edilen enkaz parçacıkları ile ilgili son durum şöyledir:

  • 1 cm’den daha küçük olan parçacık sayısı onlarca milyon,
  • 1-10 cm arasındaki parçacık sayısı 50. bin civarında
  • 10 cm’den büyük olanlar ise 22 binden fazladır.

Kessler Sendromu Nelere Yol Açabilir?

  • Bu uzay enkazları, LEO’daki (çoğu uzay aracının hareket ettiği yörünge) görevine devam eden araçlardan birine çarpma ihtimali her geçen gün artmaktadır. Üstelik her bir çarpışma uzay enkazı parçalarının artmasına yol açmaktadır.
  • Gönderilecek olan yeni araçların bu enkaz bulutundan kaçınmalarını sağlayacak bir şekilde fırlatılmaları her gün daha da zor bir hale gelmektedir. Yani LEO’nun uzun vadeli kullanımı tehlikeye girmiş durumdadır.

Çözüm

Dünyanın önde gelen uzay ajansları ve bilim insanları, mevcut enkazı temizlemenin yolunu aramaya devam ediyor. Çözüm için geliştirilmiş ve hatta denenmiş projeler var ancak şimdilik bu projelerden hiçbiri maalesef ki amaçlanan hedefe ulaşamadı.

Operasyonel ömrü sonunda LEO’yu terk edebilecek araçlar tasarlayabilene kadar LEO’ya yeni araçlar göndermek konusunda ihtiyatlı davranmak zorundayız. Çünkü Kessler Sendromu’nu uzaklaştırmanın tek yolu, çok gerekmedikçe yörüngeye yeni araçlar göndermemektir. Bu aşamada yeni bir soru karşımıza çıkar: İnsanoğlunun böylesine ortak bir sağduyu ortaya koyup koyamayacağı! Belli kabiliyetleri geliştirerek daha yetkin hale gelen insanoğlunun bundan sonraki kaderini belirleyecek olan, bu ve buna benzer durumlarda sergileyebileceği ortak sağduyu olacaktır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar