Düşünce, davranış ve duygularınız toplumun geneli ile ne oranda benzerdir? Sık sık “benim yerimde kim olsa aynını yapardı” diye düşünür müsünüz?

Hepimizin hayatında varlıklarını fark etmediğimiz pek çok bilişsel ön yargı çeşidi var. Farkında olmayışımız yani bu ön yargıları rasyonel çıkarımlarmış gibi görmemiz nedeniyle de aslında yapmayacağımız hatalar yapıyoruz. Bu makalede bilişsel bir ön yargı çeşidi olan, dilimize “yanlış ortaklık etkisi” ya da “hatalı fikir birliği etkisi” diye çevrilen “the false consensus effect”in ne olduğu ve bu etkiye kapılmamak için neler yapabileceğimiz özetlenmiştir.

Hatalı kararlara neden olan bilişsel ön yargıları tanımak ve tanımlamak için kararlarımızı ön yargı tarama tekniği ile gözden geçirmeyi alışkanlık haline getirirsek yanlış kararlar almamıza neden olan etkileri azaltabiliriz.

Hatalı Fikir Birliği Etkisi (The False Consensus Effect) Nedir?

Hatalı fikir birliği etkisi, kendi düşüncelerinin (inanç, değer ve davranışları da kapsar) başkaları tarafından paylaşılma oranının abartması olarak tanımlanır. Yani bireyin çoğu insanın kendisi gibi düşüneceği ve davranacağı gibi bir ön kabule sahip olmasıdır.

Bilimsel Çalışmalar

Bu bilişsel ön yargı çeşidi yaşamımızın her alanında sık sık ortaya çıkar. Konu ile ilgili en iyi bilinen çalışma, Lee Ross tarafından 1977 yılında gerçekleştirilmiştir.

Stanford Üniversitesi’nde gerçekleştirilen deneyde, katılımcılara üzerinizde bir restoranın reklam panosu ile kampüste 30 dakika dolaşır mısınız diye sorulur. Ardından “peki sizce diğer öğrenciler bu soruya ne yanıt vermiştir?” diye sorulur.

  • Reklam panosunu giymeyi kabul edenlerin oranı %53 olmuştur. Kabul edenlerin %65’i ise diğer öğrencilerin de reklam panosunu giymeyi kabul edeceklerini tahmin ettiklerini bildirmişlerdir.
  • Reklam panosunu giymeyi reddedenlerin oranı %47 olmuştur. Bunların %69’u ise diğer öğrencilerin de reddedeceğini tahmin ettiklerini bildirmişlerdir.

Her iki durumda da insanların başkalarının düşüncelerinin kendilerininkiyle benzer olma ihtimalini abarttıkları görülmektedir. Konu ile ilgili çalışmalar pek çok senaryo ile tekrarlanmış ve “hatalı fikir birliği” ön yargısının çok daha ciddi vakalarda bile benzer oranda ortaya çıktığı görülmüştür. Örneğin; bir araştırmada insanların desteklediği siyasal adayın diğer adaylardan daha fazla destekleneceğine inandıkları, ırkçı eğilimlere sahip olan insanların başkalarının da kendileri gibi düşündüğüne inandıkları görülmüştür.

Sonuç olarak; hatalı fikir birliği etkisinin pek çok farklı durumda ortaya çıktığını ve temel olarak insanların başkalarının düşüncelerinin kendilerininkine benzeme oranını abartma eğiliminde olmalarından kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Neden Bu Ön Yargıya Kolayca Kapılırız?

Bunun birkaç nedeni vardır:

  • Motivasyonel Süreçler: İnsanlar genellikle düşüncelerinin ve eylemlerinin normal ve yaygın olduğuna inanmak isterler. Bunun altında yatan temel neden, başkalarıyla uyum içinde olduğunu hissetmenin sağladığı özgüven duygusudur. Herkes bizim gibi düşündüğünde rahat ederiz. Çünkü görmediğimiz, farkında olmadığımız bir durum yoktur. Yani her şey kontrol altındadır ve farkında olmadığımız bir tehlike söz konusu değildir.
  • Seçilmiş Çevre: İnsanlar kendileri gibi düşünen, değer yargıları kendilerininkine benzeyen insanlarla daha fazla vakit geçirirler. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim deyişinde de kast edildiği gibi yakın çevremizdeki insanlarla benzer hatta aynı olan pek çok düşüncemiz vardır. Yakın çevremizdeki insanlarla olan bu benzerlik ile ilgili deneyimimizin daha geniş topluluklar için de geçerli olduğuna inanırız.
  • Bilişsel Kolaylık: Kendi bakış açımıza yakın görüşler ve düşünceler hakkında düşünmek ve konuşmak bilişsel bir kolaylık sağlar. Edindiğimiz yeni bilgi ya da deneyim kendimizinkilere benziyorsa bu bilgilere daha fazla güveniriz.
  • Dikkat Odağı: İnsanlar genellikle başkalarının ne düşündüğünden ziyade kendilerinin ne düşündüklerine odaklanırlar. Bu da başkalarının kendisi gibi düşündüğünü farz etme eğilimine yol açar.
  • Egosantrik Ön yargı: İnsanlar zamanlarının çoğunu kendi bakış açılarıyle düşünerek geçirirler. Başkalarının bakış açılarını hesaba katmak bu nedenle çok daha zordur. Bu yüzden sıklıkla ihmal edilir.
  • Temel Atıf Hatası: İnsanlar dışsal etkenlerden kendileri nasıl etkileniyorlarsa başkalarının da aynı şekilde etkileneceğine inanır.

Bu bilişsel mekanizmalardan biri ya da birkaçı aynı anda aktif olduğunda hatalı fikir birliği etkisi ortaya çıkar.

Hatalı Fikir Birliği Etkisi ve Çoğulcu Cehalet

Bir topluluğun üyelerinin çoğunun bir normu reddetmelerine karşın çoğunluğun o normu onayladığını varsayarak yaşamını bu norma uygun olarak devam ettirmesine çoğulcu cehalet denir. Başka bir ifade ile toplumun genelinden farklı düşünen bireyin davranışlarını kendi düşüncelerine göre değil de toplumun sahip olduğuna inandığı düşüncelere uygun olarak icra etmesidir. Yani bir bakıma çoğulcu cehalet, hatalı fikir birliği ön yargısının tam tersi bir etkiye sahiptir. Hatalı fikir birliği etkisinde birey kendi düşüncelerinin paylaşılma oranını abartırken, çoğulcu cehalet farklılığın abartılması sonucunda ortaya çıkar.

Nasıl Tespit Eder, Nasıl Kaçınırız?

Böyle bir ön yargı çeşidinin var olduğunu bilmek (naçizane bu yazıyı okumuş olmak) bile bu bilişsel ön yargıdan kurtulmamızı sağlayabilir. Kuşkusuz her zaman kurtulmak bu kadar kolay değildir. Hatta bu etki açıkça ortaya konduğu bazı durumlarda hatalı fikir birliği etkisini yaşamaya devam edebiliriz.

Etkiden kurtulmaya yardımcı olan bir teknik, kendinizinkinden farklı alternatif bakış açıları tasarlamaktır. Bunun yanı sıra kendi düşüncelerimizin olumlu ve olumsuz taraflarını ortaya koymak da yardımcı olur. Bu sayede kendi bakış açımızın sorunlu taraflarını ve başka bakış açılarının avantajlarını daha görünür kılmış oluruz. (Not: Bunu denerseniz sevdiğiniz şeyler hakkında olumsuz düşünmenin ve sevmediğiniz şeyler hakkında olumlu düşünmenin zor olduğunu aklınızdan çıkarmayın.)

Önyargının etkisini azaltmak için yapabileceğimiz bir başka şey ise dış etkilerden ziyade düşünce ve davranışlarımızın iç sebeplerine odaklanmaktır. Örneğin belirli bir hareket tarzını seçtiğinizde bu seçiminize neden olan içsel sebeplerin neler olduğu üzerinde durun. Fakat bunu yaparken dikkatli olmak gerekir. İnsanın davranış ve düşüncelerini şekillendiren dış faktörler de gözden kaçırılmamalıdır.

Kullanılabilecek tekniklerden biri de düşünürken o nasıl hissetti diye değil de ben nasıl hissettim diye sorarak düşünmektir. Bu sayede kendi bakış açınıza aşırı derece bağlanma eğilimini azaltabilirsiniz.

Eğer bu teknikler yeterli gelmezse daha genel bilişsel önyargılardan kaçınma tekniklerini kullanabilirsiniz. Örneğin sebep bulma işlemini yavaşlatmak, karar alma ortamını geliştirmek vb.

Ancak unutmayalım topluluğun geneli gerçekten tam da bizim gibi düşünüyor olabilir. Yapmamız gereken en önemli şey hem kendi düşüncelerimizi hem de başkalarının düşüncelerini değerlendirirken hatalı fikir birliği etkisini hesaba katmaktır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar