Yunusların son derece zeki hayvanlar olduğunu, birçok konuda insanı hayrete düşürecek yetenekler sergilediklerini hepimiz biliyoruz. Bu nedenle bilim insanları uzun yıllardır yunuslarla daha iyi iletişim kurmanın yeni yollarını arıyor. Bu makalede, yunuslarla iletişim kurmak için yapılan çalışmalar, bu çalışmaların neden spesifik olarak yunuslar üzerinde yapıldığı ve çalışmalardan elde edilen bulguların neler olduğu özetlenmiştir.

İnsan-Hayvan Etkileşimi

İnsanlar ile hayvanlar arasındaki etkileşimde genellikle sözel olmayan işaretler kullanılır. 29 memeli ve 30 kuş türü üzerinde yapılan antropolojik bir çalışma, bu 59 türün insanlarla aynı ses perdesini kullandığını göstermiştir.

Şempanzeler, goriller ve orangutanlar gibi primatların işaret dilini kullanarak insanlarla iletişim kurabildiğini gösteren pek çok çalışma yapılmış, bu çalışmalar teknolojinin ilerlemesi ile üretilmeye başlanan klavyeler ve dokunmatik ekranlar sayesinde daha verimli bir hale gelmiştir. Ancak insanoğlu şempanzeler, goriller ve orangutanlar ile daha yakın akraba olduğu halde yunuslarla daha iyi iletişim kurabilmektedir.

Neden Yunuslar?

Yunusların evrimsel gelişimi:

Yunuslar, Cetacea adı verilen denizde yaşayan memelilerdir. Memeli sınıfının bir takımı olan “cetacea”, dilimize “balinalar” diye çevrilir. Bu tanımlamaya göre yunus, balina gibi balinalar sınıfının üyesidir. Antropolojik çalışmalar, karada yaşayan ilk hayvanın cetacealar olduğunu gösterir. Cetacealar ilk kez 55 milyon yıl önce denizde de avlanmaya başlamışlardır. Keskin dişlere sahiptir ve tıpkı timsahlar gibi hem yüzebilen hem de karada yürüyebilen hayvanlardır. 35 milyon yıl önce gezegenimizdeki hava sıcaklığının ciddi şekilde yükselmesiyle kara hayvanlarının birçoğu ölmüş, bir grup catacea, denizde de avlanabildikleri için hayatta kalmayı başarmıştır. Hayatta kalmayı başaran cetaceanlardan odontocetes adlı grup, bugün yunus dediğimiz türün atasıdır. Evrim sürecinde dişlerinin boyutu büyümüş ve keskinleşmiş, beyinleri de daha büyük ve daha karmaşık bir yapıya kavuşmuştur. Kuşkusuz bu değişiklikler kendiliğinden değil, nesiller boyunca yavaş, kademeli bir şekilde gerçekleşmiştir.

Hayvanlarla iletişimde yunusların öne geçmesinin diğer nedenleri:

  • Yunuslar, hayvanlar aleminin beyin-beden oranı sıralamasında insandan sonra en yüksek orana sahip olan türüdür. Başka bir deyişle ensefalasyon (zekanın beyin boyutuna bağlı fiziksel ölçümü) katsayısı da çok yüksektir. Şaşırtıcı bir bir şekilde yunuslar, zeka parametresinde şempanzeleri, orangutanları ve maymunları geride bırakır.
  • Yunuslar ayna testini geçebilen tek türdür. Yani yunuslar, aynadaki aksinin, aynadaki aksi olduğunu anlayabilir.
  • Yunusların büyük bölümü, iletişimde tıpkı insanlar gibi vücut dilini yoğun olarak kullanırlar. Tıpkı insanlar gibi göz temasını ve jestlerini kullanarak duygu ve düşüncelerini anlatırlar.

Not: Yunuslar hakkında hayaret uyandırıcı detayları okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

İlk Yunus-İnsan İletişimi

Yunuslarla insanların kayıtlara geçen ilk iletişimi, 1960’lı yıllarda gerçekleşmiştir. ABD Deniz Kuvvetleri, yunuslarla iletişim kurmak amacı ile bir akustik iletişim ara yüzü tasarlamıştır. Bilgisayar sistemlerinin günümüz teknolojisinden oldukça uzak olduğu bu dönemde geliştirilmiş olmasına rağmen iyi çalışan bir sistem olmuştur. Sistem, yunusların ıslığı ile insan çığlığının haritasını çıkarmış ve insan sesinin kombinasyonlarını yunus ıslığına çevirmiştir. Sonuçta; beş kelimeli cümle yapısı kullanılarak, yunuslara 30’dan fazla komut verilebilmiştir. Üstelik yunuslar sadece komutu alıp gerçekleştirmekle kalmamış aynı zamanda komuta cevaben ıslıkla karşılık vermişlerdir.

Yunusların duydukları sesleri, taklit edebilmelerine, bunların anlamlarını kavrayıp, tepki verebilmelerine karşın işlevsel ve kombinasyonları kavrayacak derinlikte bir anlamanın gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamamıştır. Ancak bu çalışmalar, daha sonraki çalışmalarda kullanılacak sinyal tasarımları konusunda önemli faydalar sağlamıştır.

Yaban Yunusu Projesi

Davranış bilimci Denise Herzing ve çalışma arkadaşları yaklaşık 30 yıldır, Florida’nın doğusundaki Bahamalar’ın sığ kumlu sularında yunuslarla iletişim kurmaya çalışıyor. Yunuslar, insanların kulakları için duyulmaz olan yüksek frekanslı seslerle iletişim kurarlar. Herzing ve arkadaşları çalışmalarında su altında kullanılmak üzere tasarlanmış, yunusların duyabileceği gibi yüksek frekansta ses üreten hidrofon adı verilen bir cihaz kullanıyorlar.

Aslında, yunusların iletişim kurmak için kullandıkları yüksek frekanslı ses, suyun içindeyken akustik empedans nedeniyle insanlar tarafından algılanabilir. Sesin en önemli bileşenlerinden biri olan akustik empedans; sesin harekete karşı direnci, yoğunluğu ve gücüdür. Yunusların çok uzak mesafelerde birbirileri ile iletişim kurabilmelerinin nedeni de akusik empedanstır.

Çalışmalarda yunusların kullandığı ses türlerinden dördünü tanımlanmıştır:

  1. Islık: Yunusların ıslığı insanların özel isimleri gibi kişiyi tanımlar. Bunun yanı sıra ıslık, başka amaçlara da hizmet eder. Örneğin anne yunusun beslemek için yavrularını çağırması vb.
  2. Eko lokasyon: Yunuslar sesle yer belirleme yeteneğine sahiptir. Avlanmak için eko lokasyon tıklamaları kullanırlar.
  3. Genital titreşim: Dişi yunusu takip eden erkek yunus, genital titreşim göndererek dişiyi çiftleşmeye ikna edebilir.
  4. Yüksek titreşimli ciyaklama: Birçok antropolog yunusların çelişen düşüncelere sahip olduklarına inanıyor. Birbirleri ile girdikleri mücadele sırasında yüksek titreşimli ciyaklama tarzındaki sesleri kullanıyorlar. Bu sesleri ölçmek kolay olmadığından üzerlerinde fazla çalışılmamıştır.

Yunuslarla Sohbet

Onlarca yıllık araştırmanın ardından, Herzing ve meslektaşları, yunusların doğal ortamlarında da sesleri kolayca taklit edebildiklerini anladılar. Ancak insan-yunus iletişiminde kullanmak için üretilen klavye benzeri cihazlar, yunuslar için uygun değildi. Çünkü esaret altındaki yunuslar bu cihazlara tepki verseler de doğal ortamlarında bunu sağlamanın bir yolu yoktu. Sonuç olarak, insan-yunus iletişimini kurmak için, klavyeli arayüzden daha karmaşık bir sisteme ihtiyaç olduğu anlaşıldı ve (Dr. Thad Starner ve ekibinin geliştirdiği giyilebilir teknolojiler çok faydalı olmuştur.) CHAT adı verilen bir sistem geliştirildi. CHAT (Cetacean Hearing and Telemetry) suya bir klavye indirmek yerine dalgıcın kıyafetinin ön kollarına konan tuşlarla aktive edilen cihazdır. Dalgıç tuşları kullanarak su altında yunusların algıyacağı şekilde ses çıkarır. Yunusların sesleri de bilgisayar tarafından işlenir ve sesin bir kelime ile eşleşmesi olup olmadığı denetlenir. CHAT sisteminin en önemli gücü, gerçek zamanlı olarak çalışabilmesidir. İnsan, CHAT sayesinde yunusun dediğini anlama ve yanıt verme imkanına kavuşur. Yani CHAT adeta bir tercüman gibi yunusun sözlerini insanın diline,  insanın sözlerini yunus diline çevirir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar