Bertrand Russell‘ın toplumsal hafızalarımızda yer edecek kadar dikkat çekici olan “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” ünlü sözünün tarif ettiği durum aslında adı konmuş bir bilişsel önyargıdan kaynaklanmaktadır.

Mütevazılığın itibarlı erdemlerden biri sayıldığı günler geçmişte kaldı. Bu nedenle eskiden bizim coğrafyamızda pek de yaygın olarak görülmeyen “Dunnig Kruger” etkisi ile daha sık karşılaşmaya başladık. Dunnig Kruger etkisi, bir insanın zekâ düzeyinin ve yeteneklerinin kendi yetersizliğini fark edemeyecek kadar düşük olması durumunu tarif eder. Bu insanlar kendilerini olduklarından çok daha zeki ve bilgili sanırlar.

Herkes zeki ve yetenekli görünmek ister. Daha doğrusu hiç kimse aptal gibi görünmek istemez ama bazen öyle insanlarla karşılaşırız ki zekâ seviyesi ve yetenekleri konusunda açıkça ortalamanın altında olmalarına rağmen kendilerini çok zeki, çok yetenekli bulur ve bunu gizlemeye de gerek görmezler. (Hatta bazıları bu bariz gerçeğin gizlenemeyeceğine inanır.)

Bunun bir de tam tersi var… Bir konuda gerçekten iyi olan ama yeteneğini ısrarla inkâr edenler! Peki bu neden oluyor? Başka bir deyişle neden bazen insanların kendi yetkinlikleri ile ilgili algıları gerçeklerden çok uzak oluyor? İnsanın kendisi ile ilgili algısının gerçekle çelişmesi az ya da çok olsun bu yanılgıya yol açan şey, bilişsel bir önyargıdır.

Dunning-Kruger Etkisi

Dunning-Kruger etkisi, insanın kendi zekâ düzeyi ve yetenekleri konusundaki değerlendirmesinin gerçekte olduğundan daha üstün bulunması sonucuna yol açan bilişsel bir önyargıdır. Bu etkiden muzdarip olan birey sergilediği performansın eksikliğini fark etme yeterliliğinden yoksundur.

Bu bilişsel önyargı; David Dunning ve Justin Kruger tarafından 2000 yılında kaleme alınan “Yetersizliğini farkında olmama: Öz değerlendirme yanılgısını tespit etmenin güçlükleri” başlıklı makalede tanımlanmıştır. Bu nedenle bu bilişsel önyargıya, Dunning-Kruger Etkisi adı verilmiştir.

Ortalamanın Altında Olup Muhteşem Olduğunu Sanmak!

Dunning ve Kruger makalelerinde, bu bilişsel önyargıdan muzdarip insanların yeteneklerini ve zekâ düzeylerini abartma eğilimi gösterdiklerini öne sürmüşlerdir. Bu kişiler, performanslarının iyi olmadığını fark etseler de ne kadar kötü oldukları yani ortalamanın ne kadar altında olduklarını fark edemezler.

Bu etki, bundan muzdarip olan insanların çilesini ikiye katlar. Bunlar sadece yanlış seçimler yapmak ve yanlış sonuçlara varmakla kalmaz; beceriksizlik ve yeteneksizlik düzeylerini farkında olmamanın ortaya çıkardığı olumsuzluklarla da mücadele etmek zorunda kalırlar. Başka bir deyişle yetersizlikleri öylesine ileridir ki kendi yetersizliklerini fark edemeyecek kadar yetersizlerdir!

Yeteneklerini Küçümseme Eğilimi

Bu önyargının ilginç bir başka yönü daha vardır: Yeterlilik düzeyinin ortalamanın üstünde olmasına karşın bireyin yeterince iyi olmadığına inanması. İnsanın deneyimleri ve yeterliliği arttıkça kendisindeki eksikler ve sınırlar ile ilgili farkındalığı da artar. Bu nedenle yeterliliğine dair özgüvenin bir miktar azalması normaldir.

Yukarıdaki grafikte de açıkça görüldüğü gibi yetersizliğin ve özgüvenin yüksek olması durumu, deneyim ve bilgi arttıkça kişinin kendisi ile ilgili farkındalığının artmasına yani eksiklerini ve sınırlarını anlamasını sağlar. Bu farkındalık başlangıçta özgüveni aşındırır. Ancak tecrübe, bilgi ve yeterlilik artmaya devam ettikçe kişinin özgüveni yeniden yükselişe geçer. Yani Dunning Kruger etkisinden muzdarip olan bireylerin eğitim, tecrübe ve çaba ile bu etkiden kurtulmaları mümkündür.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar